DP. Genel Başkanı Gültekin Uysal Nazilli Gazeteciler Cemiyetine ziyarette bulundu

 DP. Genel Başkanı Gültekin Uysal  Nazilli Gazeteciler Cemiyetine ziyarette bulundu

Demokrasinin vazgeçilmezi yerel medya tarihin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Seçim startını vermek ve incelemelerde bulunmak üzere Nazilli’ye gelen DP. Genel Başkanı Gültekin Uysal ilk olarak Nazilli Gazeteciler Cemiyetine ziyarette bulunarak Yerel basının sorunlarını ve çektikleri sıkıntıları dinledi. Cemiyet Başkanı toplantı sonrasında DP. Genel Başkanı Gültekin Uysal’a yerel Basının sorunlarını içeren dosyayı verdi.

Gültekin Uysal Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Ümit Özmen tarafından verilen ve yerel basının gazetecilerin sıkıntılarını içeren dosyada, “Ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmelerden yakından etkilenen medya sektörü, ülkemizde son çeyrek asırda önemli bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, ancak zaman içinde değişimlere paralel olarak yaşanan sorunların çözümlenmesi bir yana, birbiri üzerine eklenmesiyle günümüzde adeta kaderine terk edilmiştir.
Sektörde yaşanan sorunlar önem sırasına alınamayacak kadar büyük, karmaşık ve birbirini etkileyen niteliktedir. Medya sektörü, ekonomik sorunların yanı sıra yasal düzenleme eksiklikleri, basın özgürlüğü, yetişmiş eleman sıkıntısı, teknik altyapı, istihdam ve etik değerlerin farkında olmadan ya da bilerek ötelenmesi gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Yaşanan tüm bu sorunlara, 2022 yılında TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe giren “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”daki basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler nedeniyle yeni eklemeler olmasından endişe edilmektedir. Bu nedenle özetleyeceğimiz sorunlar hem ayrı ayrı, hem de bir bütün halinde ele alınarak çözüm önerileri üretilmeli, zaman geçirilmeden de uygulanmalıdır” dedi.

Meslek yasası eksikliği

Cemiyet Başkanı Ümit Özmen, “Türk basını, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duymaktadır. Bilindiği gibi bu yasanın ilk adımı 5311 Sayılı Basın Birliği Yasası’dır. Basın Birliği Yasası 28 Haziran 1938 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Türk basınına ‘Meslek odası’ düzenini getirmek üzere çıkarılan Basın Birliği Yasası, ne yazık ki sadece 8 yıl yürürlükte kalmıştır.
Gerek şube kongrelerinin zamanında yapılamaması, gerekse pek çok bölgede gazete sahiplerinin toplantılara katılıp, kurulan komisyonlarda görev almaması nedeniyle yasa sadece Anadolu Ajansı’nda uygulanabilmiştir. Ardından ortaya çıkan politik çekişmeler nedeniyle “mesleği yerine getirmek için Birliğe zorunlu üye olmayı” gerektiren yasa 18 Haziran 1946’da yürürlükten kaldırılmıştır. Günümüzde böyle bir yasa olmayınca dileyen herkes, eğitimine ve bilgi birikimine bakılmaksızın ‘gazeteciyim’ diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Oysa gazetecilik/habercilik, özel eğitim gerektiren bir meslektir. Buna karşın mesleğe girişte gazetecilik alanında eğitim görmüş olma şartı bulunmamaktadır. Gazetecilik yapmak isteyen bir kimse, eğitim seviyesi ne olursa olsun işe girebilmekte, meslekte rahatlıkla yükselebilmektedir.
Basın kuruluşları, hatta hiçbir kaydı olmayan internet haber siteleri, yoldan geçen herhangi birini, eline bir fotoğraf makinesi – cep telefonu vererek istihdam edebilmektedir. Bunun bir nedeni de ucuz işgücü kullanımı eğilimidir.
Bu durum, basın mesleğini her türlü istismara açık hale getirmektedir. Daha da üzücüsü habercilik, tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılmaktadır. İşin acısı; bu tür insanları basın mesleğinden uzaklaştıracak herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Sektörde ‘adına gazeteci’ diyen ama gazetecilik değil, kirli çıkar ilişkilerinin odağı olan insanlar basın mesleğini kirletmekte, toplumda güvenilirliğini düşürmektedir. Bu sözde gazeteciler, siyasetçilerle, iş insanlarıyla ve kanundışı kişilerle içli dışlı ilişkilere girmekte, rüşvet almakta, kişisel çıkarları uğruna basın mesleğinin onurunu ayaklar altına almaktan çekinmemektedir.
Gazetecilik mesleğinde bu çarpık durumu ortadan kaldırmak için, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’ teknolojik gelişmeler de göz önüne alınıp günümüz koşullarına uygun olarak yeniden çıkarılmalıdır.
Böyle bir düzenleme fikir özgürlüğünü kısıtlayıcı değil, tam tersine haber alma özgürlüğünü gerçek anlamda hayata geçirmeyi sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Siyasetçilerin, bürokratların, akademisyenlerin, hukukçuların, sendika ve basın meslek kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla çalışma grupları oluşturularak Gazetecilik Meslek Yasası ülkemize kazandırılmalıdır” dedi.

Ekonomik sorunlar

Nazilli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ümit Özmen açıklamasını sürdürerek, “Gelişmiş demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan basın sektörü, tarihinin en zor ekonomik krizlerinden birini yaşıyor.
Bir yandan meslek yasası eksikliği, basın özgürlüğü, yetişmiş eleman sıkıntısı, teknik altyapı, istihdam ve etik değerlerin farkında olmadan ya da bilerek ötelenmesi gibi sorunlarla karşı karşıya olan medya sektörü, diğer yandan ekonomik sorunlarla boğuşuyor.
Yerel medya kuruluşlarının ve çalışanlarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için ele alınması gereken ekonomik sorunlar ve çözüm önerileri şöyle sıralanabilir;

Girdi maliyetleri ve dövize bağımlılık

Günümüz Türkiye’sinde yerel gazeteler ekonomik açıdan gerçek anlamda yaşam savaşı vermektedir. Gazete maliyetlerini oluşturan kâğıt, kalıp ve mürekkep başta olmak üzere tüm girdilerin döviz cinsinden fiyatları artmıştır. Medya kuruluşlarının girdi maliyetleri artışı yüzde 100 ile yüzde 200 arasında değişmektedir.
Bilindiği gibi medya kurumlarının, özellikle de yerel gazetelerin girdileri döviz kuru ile yakından ilgilidir. Kâğıttan mürekkebe, elektronik cihazlardan yazılımlara kadar medya sektöründe kullanılan malzemelerin çoğu ithaldir. Son 2 yılda döviz kurlarında yaşanan yükseliş, medya kurumlarının maliyetlerini arttırmış, defalarca vurguladığımız gibi birçoğunu kapanmanın eşiğine getirmiştir.
Gazete sayısı 2019’da 1.075, 2020’de 1.051, 2021’de 996, 2022’de 964 iken 2023’te beklemedeki 10 gazete ile birlikte 872’ye düşmüştür. Söz konusu gazetelerde istihdam edilen fikir işçisi sayısı 2019’da 7 bin 593 iken 2022’de bu sayı 6 bin 687’ye inmiştir. Görüleceği üzere gerek gazete sayıları gerekse fikir işçisi olarak istihdam edilen meslektaşlarımızın sayılarında dramatik bir azalma yaşanmıştır.
Bu olumsuz sürecin durdurulması için medya kurumları malzeme kullanımında dışa bağımlılıktan kurtarılmalı, ilk aşamada eskisi gibi yerli kâğıt fabrikaları kurulmalı ve işletilmeli, gerekli teknolojik destek verilerek darboğazdan çıkmalarına olanak sağlanmalıdır.
Ayrıca, yılda sadece 1 defa arttırılan Basın İlan Kurumu’nun fiyat tarifesi, gazetelerin ekonomik sorunlarına çözüm olamamaktadır. Fiyat tarifesi yüksek enflasyon ortamında asgari ücrette olduğu gibi 6 aylık periyotlarla güncellenmeli, gazetelerin gelir kaybına engel olunmalıdır. Beklentimiz; Kur artışı ve resmi ilan kesintileri ile darboğaza giren yerel gazetelere, BİK ilan tarifesinin arttırılarak can suyu verilmesi yönündedir. 2024 Yılı Resmi İlan ve Reklam Tarifesi’nin BİK Genel Kurulu’nda belirlenecek teklif miktarı ve Cumhurbaşkanlığı tarafından ilan edilecek tarifenin sektörün kayıplarını telafi edecek nitelikte olması elzemdir. Bu itibarla tüm genel kurul üyeleri, Genel Müdürlük ve karar makamı olan Cumhurbaşkanlığı’na çağrıda bulunmak istiyoruz”

İlan ve reklam gelirleri

Medya kurumlarının yaşadığı ekonomik sorunların merkezinde, girdi maliyetlerinin yüksekliğinin yanında, ilan ve reklâm gelirlerinin düşüklüğü ile gazetelerin yetersiz satışı gelmektedir.
Tüm demokrasilerde medya kurumları çeşitli yöntemlerle devletler tarafından desteklenmektedir. Türkiye’de de devlet desteği, resmî ilanlar yoluyla gerçekleşmektedir. Özellikle yerel gazetelerin hayatiyeti, günümüzde büyük oranda Basın İlan Kurumu sistemi ile verilen resmi ilanlara bağlıdır.
Ancak son yıllarda ilanların birleştirilmesi, işlerin bölünerek ilan sınırları dışına çıkması, doğrudan alım ve acil alım yöntemlerine sıklıkla başvurulması, kooperatif ve dernek ilanları ile özel eğitim kurumu ilanlarının yayın zorunluluğunun kaldırılması gibi nedenlerle resmi ilanlarda ciddi oranda daralma meydana gelmiştir.
2022 yılı içinde ‘5. Yargı Paketi’ kapsamında TBMM’de yapılan değişiklik icra iflas ilanlarının gazetelerde yayınlanması konusundaki kararı icra müdürlerine bırakmıştır. Bu düzenleme gazetelerin resmi ilan gelirlerinin çok önemli oranda düşmesine neden olabilecektir.
Tüm bu olumsuz uygulamalar zaman geçirilmeden ortadan kaldırılmalıdır”

İnternet basını

7418 sayılı Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereği Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 13 Ocak Cuma günü BİK Genel Kurulu’nda kabul edilen “Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği”, başta yerel gazetelerin kurduğu internet haber siteleri olmak üzere tüm internet haber siteleri için ağır koşulları içermektedir.
Öte yandan 2011 yılından bu yana BİK mevzuatı yolu ile gazetelerin internet ortamına hazırlanmış olması ve anılan gazetelerin internet sitelerinin resmi ilan ve reklam yayını hakkını haiz hale gelmesi olumlu bir gelişmedir.
Anadolu medyasının mevcut durumuna bakıldığında, yönetmelikte yer alan hükümlerin gerçekçi olmadığı ve bu şartlara göre yayın yapılmasının mümkün olmadığı açıkça görülmektedir.
Yerel gazetelere ait internet haber siteleri süreç içerisinde yönetmelikte belirtilen personel istihdamı, haber ve içerik kriterlerini sağlasa da, “ziyaretçi ve tıklama” sayılarına ulaşmakta zorluk yaşamaktadır.
1 Ekim 2023 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte, Türkiye genelinde basın ilanı alan 401 yerel gazeteye ait internet haber sitesinden sadece 200’ünün gerekli ziyaretçi ve tıklama sayısına ulaştığı düşünülmektedir.
Yeni döneme uyum açısından yönetmelik gerekliliklerinin 6 ay daha uzatılarak, yerel gazetelerin internet haber sitelerinin desteklenmesi beklenmektedir.

Televizyon ve radyo yayıncılığı

Türkiye genelinde yerel, bölgesel ve ulusal yayın yapan televizyon kanallarının ortak sıkıntısı Türksat yayın giderleri, RTÜK’e ödenen ücretler gibi diğer yayın mecralarında olmayan masraflar nedeniyle girdi maliyetlerinin artmasıdır. Radyolar da aynı sorunu yaşamaktadır.
Özellikle yerel ve bölgesel yayın yapan televizyon kanalları büyük bir borç yükü altında kalmıştır. RTÜK Yasası günümüz koşullarına göre mutlaka yeniden ele alınmalı, RTÜK gelirlerinin bir bölümü, kurumsal yerel radyo ve televizyonlara destek olarak verilmelidir.
Yerel yayıncıların ödediği 10 yıllık yayın lisans bedeli düşürülmeli, yerel ve bölgesel yayıncıların gelirlerine uygun hale getirilmelidir. Yerel yayıncılar açısından benzer sorunun yaşandığı TÜRKSAT yayın iletim ücreti de aynı çerçevede değerlendirilmeli ve miktarı düşürülerek Türk Lirası üzerinden tahsil edilmelidir.
Yukarıda ana hatlarıyla özetlemeye çalıştığımız tüm bu sorunlar, yerel demokrasinin gelişimine destek olan, halkın haber alma özgürlüğü adına fedakârca görev yapan yerel medya çalışanları ve çalıştıkları kurumlar açısından yaşamsal önem taşımakta, mutlaka çözülmesi gerekmektedir.

admin

Cevap Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir